ZONGULDAK BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ

Adalet ve eşitlik konusunda yapılan yorumlar, üniversite yönetimi ile öğrenciler arasında bir ayrımcılık algısının varlığına işaret etmektedir. Özellikle 2012 tarihli bir yorumda, öğrencilere yasak olan deniz manzaralı bir kafenin sadece lojmanlarda kalan personele açık olması, bu algının en somut örneği olarak sunulmuştur. Bu durum, öğrenciler arasında bir ötekileştirilme hissiyatı yarattığını göstermektedir.

Akademik kadro ve eğitim kalitesi konusunda yorumlar ciddi bir ayrışma göstermektedir. Bir grup öğrenci, özellikle Makine Mühendisliği ve Sağlık Bilimleri gibi alanlardaki hocaların donanımlı ve ülke çapında tanınan isimler olduğunu, hatta bir öğrencinin finans hocalarının ekonomik öngörülerine hayran kaldığını belirtiyor. İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünün de kalitesinin yeterince bilinmediği vurgulanıyor. Buna karşın, özellikle son yıllardaki yorumlarda bazı öğretim üyelerinin tembelleştiği, dersleri keyfi olarak çevrimiçi yaptığı veya öğrencilere karşı ilgisiz ve egoist davrandığı yönünde sert eleştiriler bulunmaktadır. Hocaların bir kısmının 'ruh hastası gibi davrandığı', bir kısmının ise 'karaktersiz' olduğu gibi ağır ithamlar da göze çarpmaktadır.

Burs ve maddi destek olanakları hakkında yapılan yorumlar oldukça sınırlı ancak dikkat çekicidir. Özellikle 2022 tarihli bir yorumda, Türkiye Petrolleri tarafından Açık Deniz Sondaj Teknolojisi gibi spesifik bölümlere sağlanan aylık 3.000 TL'lik burs, önemli ve olumlu bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Bu, belirli alanlarda öğrencilere ciddi maddi destek sağlandığını göstermektedir.

Derslerin işlenişi ve planlamasıyla ilgili yorumlar genellikle olumsuz ve eleştirel bir tona sahiptir. Özellikle 2012-2014 dönemine ait yorumlarda, Makine Mühendisliği bölümünün yaz okulu ders programının mantıksızlığı ve sınıfları çakıştırması ağır bir dille eleştirilmiştir. Tezsiz yüksek lisans programının ders saatlerinin çalışan insanlar için uygun olmaması ve mühendislik fakültesindeki geçme notu sisteminin karmaşıklığı da diğer şikayet konularıdır. Bu durum, öğrencilerin akademik planlama konusunda ciddi zorluklar yaşadığını göstermektedir.

Güvenlik ve denetimle ilgili yorumlar, kampüsün fiziksel yapısından kaynaklanan ve başıboş hayvanlarla ilgili olmak üzere iki ana başlıkta toplanmaktadır. Kampüsün çok merdivenli ve yokuşlu yapısının, özellikle geceleri karanlıkta dolaşmayı tekinsiz kıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, kampüs içinde çok sayıda köpeğin bulunması ve bazılarının 'yabani' olması da öğrenciler için bir endişe kaynağıdır. Bu yorumlar, kampüs güvenliğinin sadece insan faktörünü değil, aynı zamanda çevresel koşulları da kapsaması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Kampüs yapısı, üniversitenin en çelişkili ve en çok yorum alan özelliğidir. Neredeyse tüm yorumcular, denize nazır konumu, doğayla iç içe ve yeşil olmasını büyük bir avantaj olarak görmektedir. Kampüs, özellikle bahar aylarında manzarasıyla büyüleyici olarak tasvir edilir ve şehrin kasvetli havasından bir kaçış noktası olarak görülür. Ancak bu olumlu tablonun yanında ciddi eleştiriler de mevcuttur. Kampüsün dağlık bir araziye kurulması nedeniyle her yerin yokuş ve merdiven olması, binaların eski ve küçük olması, bazı yeni binalardaki (kütüphane, mühendislik) tasarım hataları ve en önemlisi kampüste yeterli çim alan bulunmaması gibi konular sıkça dile getirilen şikayetlerdir. Deniz manzarasının binalarda duvarlarla kapatılması gibi mimari hatalar da hayal kırıklığı yaratmıştır.

Kampüs içi ulaşım, üniversitenin coğrafi yapısı nedeniyle öğrenciler için günlük bir mücadeleye dönüşmüş durumdadır. Yorumların tamamı, kampüsün aşırı yokuşlu ve merdivenli olmasından şikayetçidir. Bu durum, sadece fiziksel bir zorluk olmakla kalmayıp, özellikle akşam saatlerinde güvenlik endişelerini de beraberinde getirmektedir. 'Ziggurat tapınağı kadar merdiven' benzetmesi, durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.

Üniversiteyle ilgili siyasi olaylar, tamamen 'Zonguldak Karaelmas Üniversitesi' isminin 'Bülent Ecevit Üniversitesi' olarak değiştirilmesi etrafında yoğunlaşmaktadır. Özellikle 2012 yılındaki yorumlarda bu değişiklik, iktidarın bir siyasi hamlesi olarak görülmüş ve sert bir dille eleştirilmiştir. Değişikliğin, iktidarın kendi siyasi figürlerinin (Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül) isimlerini üniversitelere vermesini meşrulaştırmak için bir 'kurban seçme' eylemi olduğu iddia edilmiştir. Bu durum, o dönemde öğrenciler, akademisyenler ve hatta Zonguldak halkı arasında ciddi bir rahatsızlık yarattığını göstermektedir.

Sosyal yaşam, üniversite deneyiminin en çelişkili yönlerinden biri olarak beliriyor. Bir yandan, şehirdeki sosyal aktivite olanaklarının 'sıfır' veya 'vasatın bir tık üstü' olduğu, kulüplerin aktif olmadığı ve öğrencilerin genellikle 'Demirpark, sahil cafe, üst kapı' üçgenine sıkıştığı yönünde güçlü bir eleştiri var. Bu durum, bazı öğrencilerin kendilerini 'ev ya da yurt kuşuna' dönüşmüş hissetmesine neden oluyor. Diğer yandan, kampüsün küçük ve sıkışık yapısının, öğrencileri bir araya getirerek çok samimi ve güçlü arkadaşlık ortamları oluşturduğu, 'arkadaş ortamın iyiyse Bülent Ecevit Üniversitesi tadından yenmez' gibi ifadelerle vurgulanıyor. Bahar şenliklerinin ise eğlenceli geçtiği belirtiliyor.

Üniversitenin teknolojik altyapısı konusunda hem çok parlak başarılar hem de ciddi eksiklikler bir arada görülmektedir. Olumlu tarafta, Grizu-263 uydu takımının uluslararası başarısı ve tüm kampüslerde Eduroam ağının bulunması gibi önemli artılar bulunmaktadır. Ancak olumsuz tarafta, derslik ve ekipmanların yetersiz olduğu, öğrencilere 'küçük bir Anadolu üniversitesinde' olduklarını hissettirdiği ve bir dönem uzaktan eğitim merkezinin web sitesinin hacklenerek uygunsuz içeriklerin görünmesi gibi ciddi bir güvenlik zafiyeti yaşandığı belirtilmiştir. Bu durum, teknolojik altyapının bazı alanlarda ileri, bazı alanlarda ise yetersiz ve denetimsiz olduğunu göstermektedir.

Verilen yorumlarda toplu taşıma ve kampüse ulaşım hakkında çok detaylı bilgi bulunmamaktadır. Ancak, üniversitenin dar bir yerleşkeye sahip olması nedeniyle dolmuşların kampüsün içinden geçmediği ve bu durumun bir sorun teşkil ettiği belirtilmiştir. Bu durum, özellikle kampüsün yokuşlu yapısı düşünüldüğünde öğrenciler için bir zorluk yaratabilir.

Uluslararası fırsatlar ve yabancı dil eğitimi hakkında çok az yoruma rastlanmıştır. Mevcut yorumlar çelişkili bir tablo sunmaktadır. Bir yanda üniversitenin 'yurtdışı programlarını takip ettiği' ve İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünün kalitesinin yüksek olduğu gibi olumlu ifadeler bulunurken, diğer yanda uluslararası öğrencilere konservatuvar konusunda dikkatli olmaları yönünde bir uyarı yapılmıştır. Bu durum, bu alandaki deneyimlerin bölümlere göre farklılık gösterebileceğine işaret etmektedir.

Üniversitedeki yemek olanakları hakkında sınırlı sayıda ama net yorumlar bulunmaktadır. Genel kanı, yemek kalitesinin düşük olduğu yönündedir. Bir yorumda yemekhanenin 'fena olmadığı' belirtilse de, daha güncel bir yorumda okul içindeki kafeteryaların kalitelerinin düşük olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca kütüphanede ücretsiz çorba dağıtılması, öğrenciler tarafından takdir edilen 'hoş bir jest' olarak öne çıkmaktadır.

Yurtlar ve barınma imkanları, üniversitenin en çok şikayet alan konularından biridir. Özellikle KYK yurtları hakkında yapılan yorumlar son derece olumsuz. Kampüs içindeki yurdun 'dünyanın en kötü yurdu' olarak nitelendirilmesi, erkek yurtlarının yetersiz ve küçük olması ve bir yurdun habersizce ilaçlanarak öğrencilerin mağdur edilmesi gibi olaylar, barınma konusunda ciddi yönetimsel zafiyetler olduğunu göstermektedir. Ayrıca, 2013 tarihli bir yorumda özel yurtların çoğunun cemaatlerin elinde olduğu iddiası da dikkat çekicidir.

Üniversitenin imajı, zaman içinde büyük bir değişim göstermiştir. 2016 tarihli bir yorum, 2010-2015 döneminde Cumhurbaşkanı, bakanlar, ünlü yazarlar ve sanatçıların ağırlandığı, İstanbul ve Ankara üniversiteleriyle yarışan bir 'amiral gemisi' portresi çizer. Ancak eski tarihli yorumların büyük bir kısmı, üniversitenin adının 'Karaelmas'tan 'Bülent Ecevit'e değiştirilmesini bir kimlik kaybı ve siyasi bir hamle olarak görerek imajı olumsuz etkilediğini vurgular. Daha yakın tarihli olaylar ise imajı ikiye bölmektedir: Bir yanda, NASA sponsorluğundaki yarışmada dünya ikincisi olan Grizu-263 uydu takımının getirdiği büyük prestij varken, diğer yanda bir panel afişinde Gandalf karakterinin kullanılmasının yarattığı alaycı durum gibi olumsuz örnekler bulunmaktadır. Genel olarak, üniversitenin potansiyeli yüksek ancak imaj yönetiminde istikrarsız bir profil sergilediği söylenebilir.

İdari personel ve üniversite hastanesi çalışanları hakkındaki yorumlar ezici bir çoğunlukla olumsuz. Öğrenci işleri personelinin genel olarak 'suratsız, samimiyetsiz ve küçümseyici' bir tavır sergilediği belirtiliyor. Üniversite hastanesindeki deneyimler ise daha da vahim; poliklinik görevlilerinin hastaları aşağılayıcı tavırları, hemşirelerin sert ve kaba üslubu ve genel bir lakayıtlık hali sıkça rapor edilmiştir. Bir velinin, yurdu ilaçlanan kızına karşı okul yönetiminin ilgisizliğinden şikayet etmesi de bu olumsuz tabloyu pekiştirmektedir. Telefonla bilgi almaya çalışanların yüzüne telefon kapatılması gibi olaylar, kurumsal iletişimde ciddi problemler olduğunu göstermektedir.

İş ve kariyer fırsatları konusunda üniversitenin sunduğu imkanlar bölümden bölüme değişiyor gibi görünmektedir. Türkiye Petrolleri'nin (TPAO) belirli mühendislik programı mezunlarına işe alımda öncelik tanıması ve burs vermesi, somut ve çok önemli bir kariyer avantajı olarak öne çıkmaktadır. Buna karşın, genel olarak şehirde staj yapacak ve bölümlere uygun şirket bulmanın zor olduğu, bu nedenle kariyer anlamında kendini geliştirmenin kolay olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca, bir öğrencinin zorunlu staj kapsamında öğrenci işlerinde çalıştırılması da eleştirel bir dille aktarılmıştır.

Zonguldak şehri hakkındaki öğrenci yorumları genellikle olumsuz bir tablo çizmektedir. Şehrin en büyük sorunları olarak kış aylarındaki kömür kaynaklı hava kirliliği, yerli esnafın öğrencileri 'düdüklemeye' çalışması ve yüksek kiralar öne çıkmaktadır. Çarşının '80'ler dizi setini andırması' gibi ifadeler, şehrin modernlikten uzak ve kasvetli bir havası olduğu algısını güçlendirmektedir. Buna karşılık, şehrin denize yakınlığı, Amasra ve Safranbolu gibi turistik yerlere kolay ulaşım imkanı sunması ve mavi ile yeşili birleştiren doğası, olumlu yönleri olarak belirtilmektedir.