SAKARYA ÜNİVERSİTESİ

Üniversitede adalet ve eşitlik algısı oldukça olumsuz bir tablo çizmektedir. Yorumlarda, özellikle siyasi görüş ve kişisel ilişkilere dayalı kayırmacılık iddiaları yoğun bir şekilde yer almaktadır. Bazı hocaların, çan eğrisini kendi istedikleri öğrencileri geçirmek için manipüle ettiği, kendilerinden olmayan öğrencilere düşük not verdiği ve hatta sözlü sınavlarda kasıtlı olarak zorluk çıkardığı öne sürülmektedir. Yabancı öğrencilere ve belirli cemaatlere mensup olanlara imtiyaz tanındığına dair güçlü inançlar mevcuttur. Rektör atamalarından idari kadrolara kadar yayılan liyakatsizlik ve torpil eleştirileri, üniversitedeki adalet duygusunun ciddi şekilde zedelendiğini göstermektedir.

Akademik kadro ve eğitim kalitesi konusunda üniversite, özellikle mühendislik ve sayısal bölümlerle diğer fakülteler arasında belirgin bir ayrım yaşamaktadır. Mühendislik fakültesi, İTÜ'den ayrılma kökeniyle ve sektörde tanınan ismiyle genellikle olumlu yorumlar alır; öğrencilerin çabalarıyla iyi bir eğitim alabilecekleri ve donanımlı mezun olabilecekleri sıkça belirtilir. Ancak genel olarak, hocalar arasında büyük bir nitelik farkı göze çarpmaktadır. Bir yanda işini iyi bilen, öğrencilere yardımcı olan ve ders dışında da destek veren akademisyenler varken, diğer yanda ders anlatma yeteneğinden yoksun, slayt okuyan, siyasi görüşlerine göre not veren ve öğrencilere tepeden bakan bir hoca profili de yoğun şekilde eleştirilmektedir. Özellikle 2018 sonrası yorumlarda, üniversite yönetiminin ve bazı kadroların siyasi etkilerle niteliksizleştiği, bunun da eğitim kalitesini düşürdüğü yönünde ciddi endişeler dile getirilmiştir.

Verilen metinlerde burs ve maddi destek olanaklarına dair çok sınırlı bilgi bulunmaktadır. Öne çıkan tek yorum, KYK bursu alan öğrencilerin hazırlık sınıfında kalmaları durumunda burslarının krediye dönüştürülmesiyle ilgilidir. Bu durum, hazırlık okumayı düşünen burslu öğrenciler için ciddi bir risk olarak tanımlanmış ve olumsuz bir deneyim olarak aktarılmıştır. Bunun dışında, öğrencilerin maddi durumlarına yönelik genel bir destek mekanizması hakkında yorum yapılmamıştır.

Derslerle ilgili yorumlar, özellikle yönetmeliklerin katılığı ve sınav sisteminin zorluğu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öğrencilerin en sık şikayet ettiği konuların başında, bir üst sınıfa geçmek için istenen 1.80 ve mezuniyet için istenen 2.00 not ortalaması gelmektedir. Bu durum, dersi geçmiş olmanın bile yeterli olmadığı, sürekli yüksek not hedeflenmesi gereken stresli bir ortam yaratmaktadır. Sık sık yapılan quizler, ödevler ve projelerle ders yükünün ağır olduğu belirtilirken, bazı hocaların bu sistemi öğrencileri yaz okuluna bırakmak için kullandığı yönünde ciddi eleştiriler mevcuttur. Olumlu tarafta ise Bilgisayar Mühendisliği gibi bölümlerde C++, C# gibi dillerin öğretilmesi ve öğrencilerin kendilerini geliştirmeye teşvik edilmesi takdir edilmektedir. Ancak genel kanı, ders sisteminin öğrenciyi desteklemekten çok zorlaştırmaya yönelik olduğu yönündedir.

Güvenlik ve denetim konusunda çelişkili ve endişe verici yorumlar bulunmaktadır. 2011 tarihli bir yoruma göre, kayıt günlerinde kampüse 'elini kolunu sallayan' herkesin girebildiği ve piknik yapan ailelerin bile olduğu belirtilmiştir. Ancak daha güncel yorumlarda, özellikle 2019 sonrası, kampüs girişlerinde kimlik kontrolü yapılmaya başlandığı ve öğrenci olmayanların alınmadığı ifade edilmektedir. Buna rağmen, güvenlik zafiyetlerine işaret eden ciddi olaylar da aktarılmıştır. Sahte polis kimliğiyle kız öğrencilerin evine girilmeye çalışılması ve kampüs içinde öğrencilerin dışarıdan gelen kişiler tarafından rahatsız edilmesi gibi olaylar, güvenlik algısının olumsuz yönde şekillenmesine neden olmaktadır.

Üniversitenin kampüsü, yorumların neredeyse tamamında büyük bir beğeniyle karşılanmaktadır. 'Esentepe' olarak anılan konumunun sağladığı Sapanca Gölü manzarası, yemyeşil ve geniş alanları, öğrencilerin en çok övdüğü özelliklerin başında gelmektedir. Kampüs, 'tablo gibi', 'yaşayan kampüs', 'küçük bir şehir gibi' gibi ifadelerle betimlenir. İçerisinde kafe, banka, kuaför gibi olanakların bulunması da olumlu karşılanmaktadır. Eleştiriler ise genellikle kampüsün çok yokuşlu olması, sürekli bir inşaat faaliyetinin bulunması ve bazı binaların mimari olarak estetik bulunmaması gibi daha küçük detaylara odaklanmıştır. Genel kanı, kampüsün fiziki şartlar ve doğal güzellikler açısından Türkiye'deki en iyi kampüslerden biri olduğu yönündedir.

Kampüs içi ulaşım hakkında yapılan yorumlar çelişkili bilgiler içermektedir. Olumlu olarak, kampüs kapısından merkezi duraklara kadar minibüs ve otobüslere ücretsiz binilebildiği belirtilmektedir. Bu, özellikle geniş ve yokuşlu kampüste öğrenciler için bir kolaylık olarak görülmektedir. Ancak, bazı yorumlarda bu araçların öğrencileri almadan geçtiği veya aynı güzergahın ters yönünün ücretli olduğu gibi şikayetler de yer almaktadır. Ayrıca, kampüs içinde serbestçe dolaşan hayvanlar (kedi, köpek, horoz, ördek) ilginç bir detay olarak sıkça dile getirilmiştir.

Siyasi atmosfer, üniversite hakkındaki yorumların en tartışmalı ve belirleyici konularından biridir. Okul, sık sık 'AKP kalesi', 'cemaat yuvası', 'ülkücülerin hakim olduğu yer' gibi tanımlamalarla anılmaktadır. Özellikle 2010 sonrası yorumlarda, üniversite yönetiminin hükümetle olan yakın ilişkisi ve kampüsteki sağ görüşlü öğrenci gruplarının baskınlığı vurgulanmaktadır. Atatürkçü Düşünce Topluluğu'ndan Ülkü Ocakları'na kadar çeşitli grupların varlığına değinilse de, genel hava sağ siyasetin egemen olduğu yönündedir. Bu durum, bazı öğrencilerin kendilerini 'azınlıkta' hissetmesine ve görüşlerini ifade etmekten çekinmesine neden olmaktadır. Rock konserinin milliyetçi gruplar tarafından basılması gibi olaylar, bu gerginliğin somut örnekleri olarak gösterilirken; bazı öğrenciler ise 'sen karışmadıkça kimse sana karışmaz' diyerek durumdan rahatsız olmadıklarını belirtmektedir.

Sosyal yaşam, öğrencilerin Sakarya Üniversitesi'ndeki deneyimlerini en çok kutuplaştıran konudur. Yorumların büyük bir kısmı, şehirdeki sosyal olanakların 'yok denecek kadar az' olduğunda birleşir. Özellikle alkollü mekan, bar, gece kulübü ve konser gibi etkinliklerin eksikliği şiddetle eleştirilmektedir. Sosyal hayatın genellikle 'Mavi Durak' ve 'Çark Caddesi'ndeki kafelere sıkıştığı, bunun da büyük şehirlerden gelen öğrenciler için büyük bir hayal kırıklığı olduğu vurgulanır. Bahar şenlikleri ya iptal edilmiş ya da yerel halkın katıldığı bir panayır havasında geçtiği için eleştirilir. Buna karşın, kendi sosyal çevresini kurabilen, evde arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanan veya kampüsün doğal güzelliklerinden keyif alan öğrenciler için bu durum bir sorun teşkil etmemektedir. Özetle, beklentisi yüksek ve hareketli bir sosyal hayat olanlar için Sakarya büyük bir hayal kırıklığı iken, daha sakin bir öğrencilik geçirmek isteyenler için yeterli olabilmektedir.

Üniversitenin teknolojik altyapısı hakkında yapılan yorumlar ikiye ayrılmaktadır. SABİS (Sakarya Üniversitesi Bilgi Sistemi) adlı öğrenci otomasyon sistemi, okul tarafından geliştirilmiş olması ve başka üniversitelere satılmasıyla olumlu bir başlangıç yapsa da, kullanımda ciddi sorunlar yaşatmaktadır. Özellikle ders kayıt dönemlerinde sistemin çökmesi, yavaşlaması ve hatalar vermesi kronik bir şikayet konusudur. Kampüs içi Wi-Fi hizmetinin genellikle yavaş ve verimsiz olduğu belirtilirken, bilgisayar laboratuvarlarındaki internet hızının 'dehşet hızlı' (1600mbps simetrik) olması dikkat çekici bir tezat oluşturmaktadır. Kütüphanedeki bilgisayar ve internet imkanları ise genel olarak beğenilmektedir.

Toplu taşıma ve kampüse ulaşım, üniversiteyle ilgili en kronik ve en çok şikayet edilen konulardan biridir. Yorumların büyük çoğunluğu, özellikle belediye otobüslerinin yetersizliğine odaklanmıştır. Uzun kuyruklar, aşırı kalabalık ('balık istifi' benzetmesi sıkça kullanılır), seyrek sefer saatleri ve bazen şoförlerin tutumları, öğrenciler için günlük bir çile haline gelmiştir. Minibüsler daha sık sefer yapsa da ücretlerinin daha pahalı olması bir dezavantajdır. Olumlu olarak, öğrenci kartının otobüslerde geçerli olması ve ulaşım ücretlerinin (eski yorumlara göre) makul bulunması sayılabilir. Ancak genel algı, ulaşımın yavaş, yorucu ve ciddi bir sorun olduğu yönündedir.

Uluslararası fırsatlar, özellikle Erasmus programı, Sakarya Üniversitesi'nin en çok övülen yönlerinden biridir. Üniversitenin çok sayıda öğrenciyi yurt dışına göndermesi ve bu konuda Türkiye'deki lider okullardan biri olması, öğrenciler tarafından büyük bir avantaj olarak görülmekte ve şiddetle tavsiye edilmektedir. Ancak bu olumlu tablonun tam zıttı olarak, üniversitenin kendi bünyesindeki yabancı dil eğitimi ciddi şekilde eleştirilmektedir. Hazırlık sınıfının zorunlu olmaması ve verimliliğinin tamamen öğrencinin kişisel çabasına bağlı olması, eğitim dilinin Türkçe olması ve genel olarak İngilizce eğitiminin yetersiz kalması en büyük eksiklikler olarak sıralanmaktadır. Kısacası, üniversite yurt dışına çıkmak için iyi bir kapı aralarken, yurt içinde dil öğrenmek için yeterli imkanı sunamamaktadır.

Yemekhane, hem kalitesi hem de fiyatı açısından öğrenciler arasında sürekli bir tartışma konusudur. Yorumlarda, yemeklerin kalitesinin ihaleyi alan firmaya göre dönem dönem değiştiği, ancak genel olarak 'yenilebilir' ve hatta diğer birçok devlet üniversitesine göre 'iyi ve temiz' olduğu belirtilmektedir. Ancak fiyatlar, en yoğun eleştirinin odak noktasıdır. Yıllar içinde 2 TL'den 2.75 TL'ye, ardından 5 TL'ye ve en son 3.50 TL'ye (yorumlar arası tutarsızlık var) yükselen yemek ücretleri, diğer üniversitelerle kıyaslandığında pahalı bulunmaktadır. Özellikle 2022'de bir öğrencinin, kampüs içindeki bir kafede çayın 7 TL olmasını sert bir dille eleştirmesi, fiyatlandırma politikasının öğrenciler tarafından sömürü olarak algılandığını göstermektedir.

Barınma olanakları, özellikle KYK yurtları ve özel apartlar/evler olarak ikiye ayrılmaktadır. KYK yurtları hakkında yapılan yorumlar genellikle olumludur. Kontenjanın fazla olduğu, odaların genellikle üç kişilik ve buzdolabı gibi imkanlara sahip olduğu, genel yaşam şartlarının ise 'baya iyi' olduğu belirtilmektedir. Özel yurtlar ve apartlar ise kampüse yakınlık avantajı sunsa da, özellikle son yıllardaki yorumlarda kira fiyatlarının fahiş seviyelere ulaştığı vurgulanmaktadır. 2017'de 900-1100 TL arasında olan 2+1 ev kiralarının, günümüzde 'İstanbul fiyatlarına' ulaştığı ve öğrenciyi zorladığı ifade edilmektedir. Ayrıca, bazı ev sahiplerinin öğrencilerin özel hayatına müdahale etmesi ve kaçak yurtların kötü koşulları gibi sorunlar da dile getirilmiştir.

Sakarya Üniversitesi'nin imajı, öğrenciler ve mezunlar nezdinde derin çelişkiler barındırmaktadır. Bir yanda, mühendislik alanındaki köklü geçmişi, aldığı kalite belgeleri (ISO, EFQM) ve bazı bölümlerinin sektördeki bilinirliği ile 'orta düzeyin üstü' bir devlet üniversitesi olarak görülür. Diğer yanda ise, siyasi kadrolaşma, cemaat bağlantıları (Adil Öksüz gibi isimlerin buradan çıkması) ve muhafazakar yapısı nedeniyle 'medrese', 'yobaz yuvası' gibi sert eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu durum, öğrencilerin okula karşı hem sevgi hem de nefret gibi zıt duygular beslemesine neden olmaktadır. Mezun olduktan sonra okulun adını söylemekten utandığını belirtenler olduğu gibi, zamanla okulun değerinin anlaşıldığını ve özlendiğini söyleyenler de bulunmaktadır. Genel olarak, üniversitenin imajı, akademik potansiyeli ile sosyal ve siyasi yapısı arasındaki gerilimle şekillenmektedir.

Üniversitenin idari personeli, özellikle de öğrenci işleri birimi, yorumlarda en çok ve en sert eleştirilen konuların başında gelmektedir. Öğrenciler, personelin genel olarak 'ilgisiz', 'kaba', 'yardımcı olmayan' ve 'işgüzar' bir tavır sergilediğini belirtmektedir. Telefonlara cevap verilmemesi, sorulara net yanıtlar alınamaması ve işlemlerin zamanında yapılmaması gibi sorunlar kronikleşmiş durumdadır. Öğrencilerin 'müşteri' gibi görüldüğü ancak hak ettikleri hizmeti alamadıkları, bürokrasinin çok ağır işlediği ve en basit işlemlerin bile bir çileye dönüştüğü sıkça vurgulanmaktadır. Bu durum, öğrencilerin okula karşı genel memnuniyetsizliğinde önemli bir rol oynamaktadır.

İş ve kariyer olanakları, özellikle mühendislik fakültesi öğrencileri için oldukça olumlu bir tablo çizmektedir. Bilgisayar mühendisliği mezunlarının, kişisel çabalarıyla Türkiye'nin en iyi şirketlerinde iyi maaşlarla işe başlayabildikleri sıkça vurgulanmaktadır. Üniversitenin sanayi ile olan ilişkisi, kampüs içinde Toyota ve Ford gibi firmaların ofislerinin bulunması, öğrencilere staj ve mezuniyet öncesi iş imkanları sunması en büyük artılardan biridir. Teknokent'in varlığı da öğrencilere yazılım geliştirme fırsatları sağlamaktadır. Ancak tüm yorumlarda ortak olan ana fikir, diplomanın tek başına yeterli olmadığıdır. Öğrencinin üniversite hayatı boyunca kendini geliştirmesi, projeler yapması ve fazladan çaba göstermesi, kariyer başarısı için mutlak bir ön koşul olarak görülmektedir.

Sakarya şehri, üniversite hakkındaki yorumlarda en istikrarlı eleştiri kaynağıdır. Şehir halkı genel olarak 'muhafazakar', 'tutucu', 'yobaz' ve öğrencilere karşı 'mesafeli' olarak nitelendirilmektedir. Özellikle büyük ve seküler şehirlerden gelen öğrenciler için bu durum ciddi bir adaptasyon sorununa yol açmaktadır. Şehrin sosyal ve kültürel olanaklar açısından 'gelişmemiş' ve 'sıkıcı' olduğu, öğrencilerin vaktinin büyük kısmını kampüse yakın 'Serdivan' bölgesinde geçirdiği vurgulanır. Esnafın öğrencilere yönelik olumsuz tavırları ve şehrin genel olarak pahalı olması da sıkça dile getirilen şikayetler arasındadır. Kısacası, kampüs ne kadar beğenilse de, şehir yaşamı öğrencilerin genel memnuniyetini önemli ölçüde düşüren bir faktör olarak öne çıkmaktadır.