İBN HALDUN ÜNİVERSİTESİ

Bu kategori altında iki zıt görüş bulunmaktadır. Bir yandan, üniversitenin siyasi bağlantıları nedeniyle adalet ve insan hakları gibi konularda tarafsız araştırma yapamayacağı iddia edilmektedir. "Sen turgev'in kısaca erdoğan'ın himayesinde bir üniversitesin, turkiye'deki adaletsizliklerin arastirmasini nasil yapacaksin?" sorusu, bu şüpheci yaklaşımın temelini oluşturur. Diğer yandan ise, üniversitenin ABD'de Filistin'i desteklediği için gözaltına alınan bir Türk öğrenciye sahip çıkarak tam burslu eğitim teklif etmesi, takdir toplayan ve "gurur verici bir hareket" olarak nitelendirilen bir adalet ve dayanışma örneği olarak sunulmuştur.

Akademik kadro ve eğitim kalitesi, üniversite hakkındaki en kutuplaşmış konulardan biridir. Eleştirel yorumlarda kadro, "siyasal islamcı ordusu" olarak nitelendirilirken, bilimsellikten uzak ve ideolojik bir eğitim verildiği iddia edilmektedir. Özellikle "İslami yönelimli psikoterapi" gibi derslerin varlığı, bu eleştirileri desteklemek için kanıt olarak sunulmaktadır. Ayrıca TÖMER'deki dil öğretmenlerinin yetersizliğine dair şikayetler de bulunmaktadır. Diğer tarafta ise, özellikle merhum Teoman Duralı gibi isimlere duyulan derin saygı ve sevgi dikkat çekmektedir. Bazı öğrenciler, hocaların bilgi birikimini, samimiyetini ve kolay ulaşılabilir olmasını överken, felsefe bölümü gibi spesifik alanların kadrosu kaliteli bulunmaktadır. Bu durum, eğitim kalitesinin bölümden bölüme veya hocadan hocaya büyük farklılıklar gösterebileceğine işaret etmektedir.

Üniversitenin sunduğu burs ve maddi destek olanakları, en şüpheci yorumcuların bile takdir ettiği, son derece cömert bir tablo çizmektedir. Yorumlarda tüm kontenjanların %100 burslu olması, ücretsiz yurt ve yemek, tüm öğrencilere Macbook verilmesi, yurt dışı dil eğitimi ve sıralamaya göre değişen 1000-1500 TL'ye varan aylık nakit burslar gibi imkanlar detaylıca sıralanmıştır. Bu durum, "yeter ki okuyun, yeter ki ilim sahibi olun der gibi" şeklinde yorumlanmıştır. Ancak bu cömertliğin kaynağı, "bu kadar akan paranın kaynağı nereden gelmekte" sorusuyla sıklıkla sorgulanmaktadır. Ayrıca, devamsızlık durumunda bursların hemen kesilmesi gibi katı kuralların olduğu da eleştiriler arasında yer almaktadır.

Ders içerikleri, üniversitedeki ideolojik ve kültürel çatışmaların en net görüldüğü alanlardan biridir. Prof. Dr. Halil Berktay tarafından verilen sanat tarihi dersi, bu çatışmanın merkezinde yer almaktadır. Bir grup öğrencinin Rönesans dönemi eserlerindeki çıplaklığı "müstehcen ve pornografik" olarak niteleyip bunu bir "yozlaştırma faaliyeti" olarak görmesi, üniversitenin kimlik arayışındaki gerilimleri ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, psikoloji bölümünde "İslami psikolojik danışmanlık" ve proje konuları arasında "dijitalleşme ve din" gibi başlıkların yer alması, eleştirel yorumcular tarafından bilimsellikten uzaklaşma ve ideolojik bir müfredat dayatması olarak görülmektedir. Hukuk fakültesindeki "%30 İngilizce" eğitim formatı ise alaycı bir dille sorgulanmıştır.

Güvenlik ve denetimle ilgili yorumlar, farklı iki konuya odaklanmaktadır. Bir yanda, kampüs dışı bir etkinlik olan yaz spor okuluna çocuğunu kaydetmek isteyen bir veli, olası bir kaza veya ölüm durumunda okulun sorumluluk kabul etmediğine dair bir taahhütname imzalatılmak istenmesini "insani olmayan bu durum" olarak nitelendirerek sert bir şekilde eleştirmiştir. Bu durum, kurumun sorumluluktan kaçan bir yaklaşım sergilediği algısını yaratmıştır. Diğer yanda ise, bir ziyaretçi kampüs güvenlik görevlilerini "saf" olarak nitelendirip onlarla iletişim kurmakta zorlandığını belirterek, personelin yetkinliğini sorgulamıştır.

Üniversitenin kampüsü hakkındaki yorumlar genellikle olumludur, ancak kampüsün arazisine yönelik ciddi eleştiriler de mevcuttur. Özellikle Başakşehir'deki yeni kampüsün Selçuklu mimarisinden esinlenen tasarımı, modern yapısı ve geniş olanakları (spor salonu, hamam, havuz) ziyaretçiler ve öğrenciler tarafından sıklıkla övülmektedir. "Göz dolduran", "muazzam" ve "Selçuklu mimarisiyle inşa edilmiş" gibi ifadelerle kampüsün estetiğine vurgu yapılmaktadır. Ancak bu olumlu tablonun ardında, kampüsün "Esenler'deki askeri araziler" üzerine kurulduğu, tarihi "Taş Okul" binasına ve hatta "Süleymaniye külliyesindeki kimi medreselere" el konulduğu iddiaları, üniversitenin kuruluşuna yönelik siyasi eleştirilerin temelini oluşturmaktadır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Siyasi bağlantılar, üniversitenin kimliğini ve hakkındaki yorumları en derinden etkileyen faktördür. Neredeyse tüm eleştirel yorumların merkezinde, üniversitenin TÜRGEV tarafından kurulması, mütevelli heyetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ailesi ve yakın çevresinden isimlerin bulunması yer almaktadır. Bu durum, üniversitenin bağımsız bir eğitim kurumu olmaktan çok, bir "AKP yuvası" ve iktidarın sosyal mühendislik projesi olarak görülmesine neden olmaktadır. Üniversiteye kamu arazilerinin tahsis edilmesi, şaibeli olduğu iddia edilen finansal kaynaklar ve iktidar değiştiğinde Fatih Üniversitesi gibi bir son yaşayacağı öngörüleri, bu siyasi eleştirilerin temelini oluşturur. Siyasi atmosferin kampüs içine yansıması, kafeteryada iktidara yakın bir TV kanalının izletilmesi gibi olaylarla somutlaşmaktadır.

Kampüsteki sosyal yaşam, yorumlarda farklı yönleriyle ele alınmıştır. Olumlu tarafta, "Meta Summit 2022" gibi etkinliklerin düzenlenmesi ve bu etkinliklerin katılımcılara sektör profesyonelleriyle tanışma imkanı sunması takdirle karşılanmıştır. Üniversitenin bahar şenliği olmasa da farklı konuklarla konferanslar ve aktiviteler düzenlediği belirtilmiştir. Ancak kampüs kafeteryasında sürekli olarak iktidara yakınlığıyla bilinen "Ülke TV" kanalının izletilmesi, bazı öğrenciler tarafından "algı yapma" çabası olarak görülerek rahatsızlık yaratmıştır. Bu duruma başka bir öğrencinin "çok memnunuz" diyerek karşı çıkması, kampüs içindeki sosyal ortamın da siyasi görüşlere göre ayrıştığını göstermektedir.

Üniversitenin teknolojik altyapısı hakkında yapılan yorumlar olumludur. Sınıfların "akıllı tahtalar ile donatılmış" olması ve laboratuvarların "gerekli tüm ekipmanlara sahip" olması, modern bir eğitim ortamı sunulduğunu göstermektedir. Bu yorumlar, üniversitenin fiziki ve teknolojik olanaklara yatırım yaptığını ortaya koymaktadır.

Kampüse ulaşım, en sık dile getirilen olumsuz konulardan biridir. Başakşehir'deki konumunun merkezi yerlere uzaklığı, öğrenciler ve ziyaretçiler için büyük bir sorun olarak görülmektedir. Kampüsün bulunduğu yer, "Allah'ın unuttuğu yer", "çöl gibi bir bölge" gibi ifadelerle betimlenerek ulaşımın zorluğuna dikkat çekilmiştir. Servis olmaması ve toplu taşıma imkanlarının kısıtlılığı, kaçırılma endişesine dahi yol açmıştır. Ancak yakın tarihli bir yorumda, yakında açılacak bir metro istasyonunun bu sorunu çözeceğine dair bir umut belirtilmiştir. Bu durum, ulaşım probleminin gelecekte ortadan kalkabileceğini göstermektedir.

Üniversitenin uluslararası fırsatlar ve dil eğitimine önem verdiği anlaşılmaktadır. Özellikle hazırlık sınıfını başarıyla tamamlayanlara "yurt dışı yaz dönemi ücretsiz ingilizce eğitimi" sunulması ve Amerika'ya 1,5 aylık bir gezi düzenlenmesi, öğrenciler için cazip imkanlar olarak görülmektedir. Ancak, TÖMER'de (Türkçe Öğretim Merkezi) eğitim alan bir yabancı öğrencinin, öğretmenlerin niteliksiz ve personelin profesyonel olmamasından şikayet etmesi, dil eğitiminin kalitesinin her birimde aynı standartta olmayabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca idari personelin IELTS gibi uluslararası sınavlar konusundaki bilgisizliği de bu alandaki bir diğer eksiklik olarak göze çarpmaktadır.

Yemek olanakları hakkında sınırlı ama önemli bir bilgi bulunmaktadır. Üniversitenin cömert burs paketleri dahilinde "üç öğün yemek" verdiği bilinmektedir. Ancak daha detaylı bir yorumda, bu imkanın herkese sunulmadığı, "sadece kampüs içindeki yurtta kalan öğrencilere ücretsiz yemek veriliyor, diğer öğrencilere ise ücret ödeniyor" şeklinde bir ayrım yapıldığı belirtilmiştir. Bu durum, yemek politikasında yurt öğrencileri ve diğerleri arasında bir fark olduğunu göstermektedir.

Yurt ve barınma olanakları, üniversitenin öğrencilere sunduğu en cazip imkanlardan biri olarak görülmektedir. Özellikle tüm öğrencilere "ücretsiz yurt" sağlandığına dair yorumlar dikkat çekicidir. Kampüs içerisinde 2 kız ve 2 erkek yurdu olduğu bilgisi de mevcuttur. Ancak bir yorumda, öğrencilere verilen 2500 TL'lik burstan yurt için 500 TL geri alındığı belirtilmiştir; bu da "ücretsiz" algısının detaylarda farklılaşabileceğini göstermektedir.

Üniversitenin imajı, hakkındaki en tartışmalı ve en çok yorum yapılan konudur. İmaj, temelde siyasi kimliği etrafında şekillenmektedir. Eleştirel yorumcular için üniversite, "imam hatiplerin üniversite versiyonu", "dinci ve cahil nesiller yetiştiren" bir kurum ve iktidarın bir projesidir. Hatta üniversitenin adının seçimi bile, büyük alim İbn Haldun'un anısına bir "küfür" olarak nitelendirilmiştir. Üniversitenin tanıtım filmlerinde gösterdiği modern ve Batılı imaj ile içerideki "imam hatip lisesi gibi ortam" arasındaki çelişki de eleştiri konusu olmuştur. Diğer yanda ise üniversite, "kaliteli eğitim veren en güçlü araştırma üniversitelerinden biri", "gelecek vaat eden" ve "Türkiye'mizin geleceği için burada güzel hayaller kurabilirsiniz" gibi ifadelerle parlak ve prestijli bir kurum olarak sunulmaktadır. Bu zıt imajlar, üniversitenin toplumun farklı kesimleri tarafından ne kadar farklı algılandığını net bir şekilde göstermektedir.

İdari personele yönelik yorumlar sınırlı ve olumsuzdur. Özellikle uluslararası öğrencilerle iletişimde sorunlar yaşandığı görülmektedir. Bir yorumcu, IELTS sınavı hakkında çelişkili ve bilgisizce yanıtlar veren seçme elemanlarını "oldukça naif ve deneyimsiz" olarak nitelendirmiştir. Başka bir kullanıcı ise Türkçe kursuyla ilgili bilgi almak için üç farklı kişiye ulaşmaya çalışmasına rağmen hiçbir yanıt alamadığından şikayet etmiştir. Bu durum, idari birimlerde, özellikle yabancı öğrencilere yönelik hizmetlerde, bir iletişim ve yetkinlik sorunu olabileceğine işaret etmektedir.

Üniversite mezunlarının iş ve kariyer fırsatları konusunda ciddi endişeler dile getirilmektedir. Bu endişelerin temelinde, üniversitenin siyasi kimliği yatmaktadır. Bir yorumcu, mezuniyet diplomasının değerinin, "eğer bakan oglu, il baskani yegeni, yandas is adami kayincosu falan degilseniz ya da o sirada akp iktidarda degilse" düşeceğini iddia ederek, diplomanın geçerliliğinin siyasi konjonktüre bağlı olduğunu öne sürmüştür. Diğer yandan, üniversitede düzenlenen "Meta Summit" gibi bir etkinliğin katılımcıya "lcw e-ticaret müdürü ömer barbaros’la birebir görüşme imkanı" sunması, öğrencilere kariyer ağlarını genişletme konusunda fırsatlar yaratıldığını da göstermektedir.

Üniversitenin konumu, şehir yaşamıyla entegrasyon konusunda ciddi bir engel olarak görülmektedir. Kampüsün Başakşehir'de ve şehir merkezinden uzakta olması, "yaşam kampüs içinde sınırlıdır" tespitiyle sonuçlanmıştır. Bir yorumcu, üniversitenin bulunduğu Kayaşehir bölgesi için "ne işe yarıyor, kayaşehir'de üniversitenin ne işi var bilmiyorum" diyerek bu konumu yadırgamıştır. Bu durum, öğrencilerin sosyal ve kültürel olarak büyük ölçüde kampüs hayatına bağımlı kaldığını düşündürmektedir.