HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ

Adalet, liyakat ve eşitlik konuları üniversiteye yönelik en sert ve en tutarlı eleştirilerin başında gelmektedir. Özellikle 2020 ve sonrası döneme ait yorumlar, kurum içindeki haksızlıklara odaklanmıştır. Rektörün kendi oğlunu usulsüz bir şekilde kadroya aldığı iddiası, liyakatsizliğin en somut örneği olarak sunulmuştur. Benzer şekilde, 2025 tarihli bir yorumda, büro personeli alım ilanındaki mantıksız ve kişiye özel olduğu düşünülen şartlar, 'liyakat, yersen…' ifadesiyle eleştirilmiştir. Bir akademisyenin kişisel tecrübesini aktardığı yorumda ise, istifaya zorlanması ve hak ettiği belgenin verilmemesi, kurumdaki adaletsizliğin bir başka boyutu olarak ortaya konmuştur. Bu yorumlar, üniversite yönetiminin keyfi ve adaletten uzak davrandığı yönünde güçlü bir algı oluşturmaktadır.

Akademik kadro ve eğitim kalitesi konusunda ciddi çelişkiler ve eleştiriler bulunmaktadır. Kuruluş yıllarında ODTÜ mezunu dekan gibi kaliteli isimlerin varlığı ve idealist hocaların çabası umut verici olarak görülürken, 2020 sonrası yorumlarda liyakatsizlik, torpilli atamalar ve nepotizm iddiaları öne çıkmaktadır. Özellikle ilahiyat fakültesi kadrosunun çok kalabalık olmasına karşın mühendislik gibi bölümlerin son derece zayıf kalması, üniversitenin akademik önceliklerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, bazı bölümlerin eğitimlerini fiilen Çukurova Üniversitesi'nde vermesi, Hakkari'deki eğitimin niteliği hakkında şüpheler doğurmaktadır. Bunların yanı sıra, not karşılığı cinsel ilişki ve öğretim görevlilerine yönelik tecavüz gibi son derece ağır ve kanıtlanmamış iddialar da yorumlarda yer alarak kurumun itibarını zedelemektedir.

Burs olanakları hakkında yapılan tek yorum alaycı bir nitelik taşımaktadır. Bu nedenle üniversitenin sunduğu gerçek burs ve maddi destek imkanları hakkında bir değerlendirme yapmak mümkün değildir.

Derslerin içeriği veya işlenişi hakkında doğrudan ve ciddi bir yoruma rastlanmamıştır. Mevcut yorumlar daha çok siyasi ve sosyal eleştirileri yansıtan, üniversitenin genel atmosferini hedef alan alaycı ifadelerden oluşmaktadır. Bu nedenle derslerin kalitesi ve müfredatı hakkında net bir değerlendirme yapmak mümkün değildir.

Güvenlik, hem fiziksel hem de sosyal anlamda üniversitenin en sorunlu alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Yorumlarda, bölgedeki terör olaylarının yarattığı genel 'güvenlik endişesi'nin had safhada olduğu ve bu durumun akademisyenleri ve öğrencileri caydırdığı belirtilmektedir. Bir yorumcu, kayıt için 'askeri konvoy' gerekip gerekmediğini sorarak bu endişeyi tiye almıştır. Ayrıca, 'şantaj skandalı' ve öğretim görevlilerinin öğrencilere tecavüz ettiği gibi son derece ciddi iddialar, kurum içi denetim ve güven ortamının zayıf olduğu algısını güçlendirmektedir. Bu iddialar, üniversiteyi sadece dış tehditlere değil, aynı zamanda iç sorunlara karşı da savunmasız göstermektedir.

Üniversitenin kampüs yapısı ve fiziki şartları, yorumlarda sürekli olarak olumsuz bir şekilde ele alınmaktadır. Özellikle 2016-2019 dönemindeki yorumlar, inşaatın devam ettiği, toprak kayması gibi ciddi zemin sorunları yaşandığı ve binaların derme çatma olduğu bir tablo çizmektedir. Koridorlarda sarkan elektrik kabloları gibi detaylar, altyapının ne denli yetersiz ve tehlikeli olduğunu göstermektedir. Şehre yakın bir tepeye toplanmaya çalışılan dağınık kampüsün zorlu şartlar altında olduğu ve bu durumun hem öğrenciler hem de personel için bir handikap yarattığı anlaşılmaktadır. Son yıllara ait yorumlarda bu durumun iyileştiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Üniversite, bulunduğu bölgenin siyasi atmosferinden ve gerilimlerinden doğrudan etkilenmektedir. Yorumlar, kurumun sık sık siyasi protestolar ve şiddet olaylarıyla anıldığını göstermektedir. 2013 tarihli bir yorumda, rektörlük binasına molotof kokteylleri ile saldırıldığı ve duvarlara sloganlar yazıldığı belirtilmiştir. Yorumlar arasında PKK ve devlet politikalarına dair aşırı uçlarda, nefret söylemi içeren ve karşılıklı suçlamalarda bulunan ifadelere sıkça rastlanmaktadır. Bu durum, üniversite ortamının akademik tartışmalardan çok, siyasi kutuplaşmanın bir yansıması haline geldiğini ve bunun da genel atmosferi olumsuz etkilediğini düşündürmektedir.

Üniversitedeki sosyal yaşam ve öğrenci profili hakkındaki yorumlar oldukça sınırlı ve çelişkilidir. Bir akademisyen, öğrencileri 'tam anlamıyla efendi köy çocukları' olarak tanımlayarak onlara duyduğu sevgiyi dile getirmiştir. Diğer yandan, batıdan okumaya gelen öğrenci olmadığı varsayımı ve öğrencilere yönelik ırkçı ve aşağılayıcı ifadeler içeren yorumlar da bulunmaktadır. Hakkari'nin 'çılgın hareketli geceleri'nden bahseden alaycı yorum, şehirdeki sosyal imkanların kısıtlı olduğuna işaret etmektedir. Genel olarak, kampüste canlı bir sosyal hayattan bahsetmek zordur.

Özellikle üniversitenin ilk yıllarına (2009-2013) ait yorumlarda teknolojik altyapının, bilhassa internet sitesinin, son derece yetersiz olduğu vurgulanmaktadır. 'İçler acısı', 'şok edici', '1999'da yapılmış gibi' ve 'öğrenci ödevi' gibi ifadelerle tanımlanan web sitesi, kurumun dijital kimliğinin ne kadar zayıf olduğunun bir kanıtı olarak sunulmuştur. Sitenin İngilizce versiyonundaki hatalar ve çalışmayan butonlar da bu eleştirileri pekiştirmiştir. Sonraki yıllara ait yorumlarda bu konuda bir gelişme olup olmadığına dair bilgi bulunmamaktadır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Bu konuda yapılan tek yorum, tamamen alaycı bir üsluba sahiptir. Öğrencilerin burslu olarak ABD'ye dil eğitimine gönderildiği iddiası, üniversitenin olanaklarının yetersizliğiyle dalga geçmek amacıyla söylenmiş очевид bir ironidir. Dolayısıyla, üniversitenin gerçek uluslararası fırsatları veya yabancı dil eğitimi imkanları hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Üniversitenin imajı, kuruluşundan bu yana ciddi bir erozyona uğramıştır. İlk yıllarda 'bölgeye umut olacak bir başlangıç' ve 'zor işleri başarma' merkezi olarak görülen kurum, zamanla 'tabela üniversitesi', 'üniversitemsi' ve hatta 'kapatılması gereken' bir yer olarak tanımlanmıştır. Liyakatsizlik iddiaları, güvenlik sorunları ve siyasi olaylar, üniversitenin bilimsel kimliğinin önüne geçmiştir. Bazı yorumlarda 'davar yetiştirme enstitüsü' gibi aşağılayıcı benzetmeler kullanılırken, reklam tarzının 'ne güzel dağ taş var işte' şeklinde olması bile tiye alınmıştır. Bu durum, üniversitenin kamuoyunda olumlu bir imaj oluşturmakta büyük zorluklar yaşadığını göstermektedir.

İdari personele yönelik yorumlar ikiye ayrılmaktadır. Bir yanda, 2016 tarihli bir yorumda, rektörün kira ödememek için zor şartlarda çalıştığı belirtilerek fedakarlığına dikkat çekilmiştir. Diğer yanda ise, özellikle 2023 tarihli güncel bir yorumda, bir personelin keyfi bir şekilde istifaya zorlanması ve haklarının verilmemesi gibi ciddi bir suçlama bulunmaktadır. Bu durum, idari kadroda hem özverili çalışanların olabileceğini hem de ciddi hak ihlallerinin yaşanabildiğini göstermektedir.

Üniversitenin mezunlarına sunduğu iş ve kariyer fırsatları konusunda genel kanı son derece olumsuzdur. Bir yorumda, buradan mezun olanlara 'acıdığı' belirtilerek diplomanın iş dünyasında bir karşılığı olmadığı ima edilmiştir. Bir akademisyenin yüksek lisansını bitirdikten sonra kurumdan 'uzaklaşacağını' söylemesi de, üniversitenin kariyer basamağı olarak görülmediğini, aksine bir an önce terk edilmesi gereken bir yer olarak algılandığını göstermektedir. Alaycı bir dille 'mezun öğrencilerin iş bulmasının garanti olduğu'nu söyleyen yorum da bu olumsuz algıyı pekiştirmektedir.

Hakkari'deki şehir yaşamına dair yorumlar oldukça olumsuzdur. Şehir, bir yorumda Yılmaz Erdoğan'ın filmindeki 'hayal kırıklıklarının başkenti' tanımıyla anılmıştır. Başka bir yorumda ise şehrin 'çılgın hareketli geceleri'nden bahsedilerek aslında sosyal hayatın ne kadar sönük olduğu ima edilmiştir. Şehrin kendisinin küçük ve yürüyerek bitirilebilecek bir yer olması, sosyal ve kültürel olanakların sınırlı olduğu algısını güçlendirmektedir.