BEZM-İ ÂLEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ

Adalet ve eşitlik konularında yapılan yorumlar, kurumun hem öğrencilere hem de çalışanlara yönelik tutumunu sorgulamaktadır. 2020 tarihli bir yoruma göre üniversitenin, akademisyenlere devlet üniversitelerinden daha düşük maaş ödemesi kanuna aykırı bir eşitsizlik olarak görülmektedir. Benzer şekilde, öğrencilerden hastalık durumunda zorlayıcı bir heyet raporu talep edilmesi, adil olmayan ve güvensizliğe dayalı bir uygulama olarak eleştirilmiştir.

Akademik kadro ve eğitim kalitesi konusunda görüşler hem olumlu hem de olumsuz yönde çeşitlilik göstermektedir. 2012 gibi erken bir dönemde, üniversitenin uluslararası yayın ortalamasının yüksekliği takdir toplarken, 2017'de bir öğrenci tarafından mesleki anlamda ilerlemek isteyenler için doğru bir tercih olduğu belirtilmiştir. Ancak, 2020 tarihli bir yoruma göre üniversitenin akademisyenlerine devlet üniversitelerindeki emsallerinden daha düşük maaş ödeyerek yasal bir düzenlemeye uymadığı iddia edilmektedir. Ayrıca, bir profesörün diş hekimliği fakültesinden ayrılması "büyük bir kayıp" olarak nitelendirilmiş, bu da kadro istikrarına dair soru işaretleri doğurmuştur.

Üniversitenin burs politikası, özellikle kuruluş yıllarındaki yorumlarda sert bir şekilde eleştirilmiştir. 2012 tarihli bir yorumda, kurumun "vakıf" ismini taşımasına rağmen yüzde 25 veya yüzde 75 gibi kısmi burslu kontenjanlar açmaması ve bunun yerine yüksek ücretli, burssuz öğrenci kontenjanını çok yüksek tutması para odaklı bir yaklaşım olarak görülmüştür. Bu durum, üniversitenin hayırseverlik misyonundan uzaklaştığı algısını güçlendirmektedir.

Derslerle ilgili doğrudan yorum sayısı az olsa da, mevcut yorumlar üniversitenin katı ve bürokratik kurallarına işaret etmektedir. 2024 tarihli bir eleştiri, hastalık nedeniyle derse katılamayan öğrencilerden tek hekim raporu kabul edilmeyip üç imzalı heyet raporu istenmesini, "devletin bir kurumunun diğerine güvensizliği" olarak nitelendirerek sistemi eleştirmiştir. Ayrıca, diş hekimliği fakültesinde bir hastanın aktardığı deneyim, öğrenci eğitiminin hasta tedavisinin önüne geçebildiğini göstermektedir.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Kampüs yapısıyla ilgili yorumlar, büyük ölçüde hastane binaları ve çevresine odaklanmıştır. Yakın tarihli bir eleştiri, yeni hastane binası inşaatının beş yıldır devam etmesinin çevreye verdiği rahatsızlığı ve yarattığı "post apokaliptik bir çapa manzarası"nı vurgulamaktadır. Genel olarak hastanenin fiziki şartları ve atmosferi, "devlet hastanesi kıvamında" veya "kalite devlet hastanesinden hallice" gibi ifadelerle, ödenen ücretlerle orantısız olarak görülmektedir.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Üniversitenin, siyasi duruşunu belirli olaylarda net bir şekilde sergilediğine dair eleştiriler bulunmaktadır. 2012 yılında ODTÜ'de yaşanan öğrenci protestoları sonrası kurumun, "polisin öğrencilere göstermiş olduğu şiddeti destekleyen" ve Akit gazetesi haberlerine benzetilen bir basın açıklaması yaptığı belirtilmiştir. Bir diğer eleştiri ise, 2015'te üniversite dergisinde Çanakkale Zaferi'nin anlatıldığı bir yazıda Mustafa Kemal Atatürk'ün isminin geçmemesi üzerine yapılmıştır.

Sosyal yaşamla ilgili yapılan yorum, bu konuda ciddi bir eksiklik olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir öğrenci tarafından 2017'de yapılan değerlendirmeye göre üniversite, sosyal bir ortam arayanlar için kesinlikle uygun değildir. Okulun, daha çok derslerine odaklanmış ve kariyer hedefleyen öğrencilere hitap ettiği, bu nedenle sosyal ortamın "berbat hatta yok" seviyesinde olduğu ifade edilmiştir.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Üniversitenin imajı, yorumlarda en çok tartışılan ve en çelişkili konudur. Temel eleştiri, fakir ve kimsesizlere ücretsiz hizmet vermek amacıyla kurulan tarihi Vakıf Gureba Hastanesi'nin, "öğrencileri dahi ücretli yetiştiren bir ticarethaneye" dönüştürülmesi üzerine odaklanmıştır. Bu durum, özellikle ilk yıllardaki (2010-2012) yorumlarda "cemaat" ve "yeşil zihniyet" gibi ifadelerle ilişkilendirilerek sert bir şekilde eleştirilmiştir. Bazı yorumcular bu yaftalamalara karşı çıksa da, kurumun para odaklı olduğu, siyasi iktidara yakın durduğu ve kuruluş misyonuna aykırı hareket ettiği algısı oldukça yaygındır. 2018'deki bir yorum, durumu "kalite devlet hastanesinden hallice fakat ticaret anlayışı baya yüksek" şeklinde özetleyerek bu ikilemi pekiştirmiştir.

İdari personele ve kurumsal işleyişe yönelik yorumlar, genellikle olumsuz bir tablo çizmektedir. 2018 tarihli bir yorumda, kurumun "çalışanlarına zerre değer vermeyen", kurumsallaşmadan uzak ve personelinin torpille işe alındığı bir yapı olduğu iddia edilmiştir. Aynı yıl yapılan başka bir eleştiride ise, Türkiye'de olmayan bir tıbbi uzmanlık için iş ilanı verilmesi, idari kadroların dikkatsizliğine ve özensizliğine bir örnek olarak gösterilmiştir.

İş ve kariyer olanakları hakkında doğrudan bir yorum bulunmasa da, 2017 tarihli bir öğrenci yorumu bu konuda olumlu bir izlenim bırakmaktadır. Yorumda, üniversitenin özellikle "meslekte ilerlemek ve akademik kariyer yapmak" isteyenler için doğru bir tercih olduğu belirtilmiştir. Bu ifade, üniversitenin mezunlarına mesleki anlamda iyi bir başlangıç sunduğu şeklinde yorumlanabilir.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.