BATMAN ÜNİVERSİTESİ

Adalet ve liyakat algısı, üniversite hakkındaki en ciddi ve belgelere dayandırılan eleştirilerin merkezinde yer almaktadır. Özellikle 2022 tarihli bir yorum, 2014'ten bu yana görev yapan üç farklı rektörün de 'eş, dost ve akrabalara kadro vermeyi bir salgın hastalık gibi devam ettirdiğini' iddia ederek isimler ve pozisyonlarla durumu detaylandırmaktadır. Bu durum, üniversitede kurumsallaşmış bir nepotizm sorunu olduğu algısını güçlendirmektedir. Mali konularda da şüpheler mevcuttur; 2013'te bir yorumcu üniversiteye aktarılan '208,6 milyon tl'nin nereye harcandığını sorgulayarak Sayıştay'ı göreve çağırmıştır. Yakın zamanda ise 'Erasmus için ayrılan kaynağı mobilya alarak kullanma' skandalı bu endişeleri doğrular niteliktedir. Kampüs girişindeki güvenlik uygulamasında arabalı kişilere ayrıcalık tanınması gibi daha küçük çaplı olaylar bile genel adalet ve eşitlik algısını zedelemektedir.

Üniversitenin akademik kadrosu ve eğitim kalitesi hakkında ciddi çelişkiler ve eleştiriler bulunmaktadır. Bir yanda, öğretim üyelerinin 'alanlarında son derece nitelikli ve deneyimli' olduğu gibi genel ve olumlu ifadeler yer alırken, diğer yanda çok daha spesifik ve sert eleştiriler dikkat çekmektedir. Özellikle son yıllardaki yorumlarda, eğitimin 'çok kötü' olduğu, hocaların 'egoist' tavırlar sergilediği ve bölümlerin 'kabile sistemi ile yönetildiği' gibi iddialar öne çıkmaktadır. 2013 tarihli bir yorum, üniversitenin akademik dergisinin standartlarını sorgulayarak 'iğneden ipliğe her konuda makale yayınlanabildiğini' ve bir sayıda 117 makale basıldığını belirtmesi, akademik ciddiyet konusundaki endişeleri pekiştirmektedir. Nepotizm iddiaları da dolaylı olarak liyakat sistemini ve dolayısıyla eğitim kalitesini etkileyen bir faktör olarak yorumlarda yer bulmaktadır.

Yorumlar arasında, üniversitenin öğrencilere sağladığı burslar, maddi destekler veya kısmi zamanlı çalışma imkanları hakkında herhangi bir bilgiye veya değerlendirmeye rastlanmamıştır. Satirik bir yorumda 'lysde ilk 1000e giren öğrencilerine ayda iki bidon benzin vereceğini vaadeden üniversite' ifadesi, okulun petrol bölgesi olmasıyla dalga geçmekle birlikte, gerçek bir burs imkanına işaret etmemektedir.

Verilen metinlerde üniversitedeki derslerin içeriği, işleniş biçimi veya zorluk seviyesi hakkında spesifik bir yoruma rastlanmamıştır. Yorumlar daha çok genel eğitim kalitesi, kampüs yaşamı ve idari sorunlar üzerine odaklanmıştır.

Kampüsteki güvenlik ve denetim algısı birden fazla boyutta olumsuzluk içermektedir. Yaklaşık on yıl önceki bir yorumda, kız yurdunda yaşanan ve 'yabancı öğrencilerin odasını basıp eşyalarını çalmaya çalıştığı' iddia edilen hırsızlık girişimi, ciddi bir güvenlik zafiyetine işaret etmektedir. Daha güncel bir sorun ise kampüsteki başıboş köpeklerdir. Bir öğrenci, 'her yer başıboş köpek dolu her yerde dışkıları var kimsenin umurunda değil' diyerek bu durumun kampüs yaşamını olumsuz etkilediğini ve yürüyüş yapmalarına bile engel olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, kapıdaki güvenlik görevlilerinin arabası olanlara ayrıcalık tanıması, denetimde bir standart olmadığını ve keyfi uygulamalar yapıldığını düşündürmektedir.

Kampüs yapısı ve konumu, yorumlarda en çok tartışılan konulardan biridir. Kampüsün 'Raman dağı eteklerinde', geniş bir arazi üzerine kurulu olduğu ve potansiyel olarak 'Türkiye'nin en güzel kampüs alanlarından birisi olabileceği' gibi olumlu görüşler mevcuttur. Ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilmediği, 'çevre düzenlemesi gerektiği kadar sahiplenilmemiş' ve kampüsün 'biraz bakımsız' olduğu yönünde eleştiriler bulunmaktadır. En büyük ve ortak şikayet ise kampüsün konumudur. 'Şehrin dışına bu kadar uzağa universite mi yapılır' ve 'ciddi ciddi dağ başında' gibi ifadelerle kampüsün şehir merkezine olan mesafesi ve bunun yarattığı izolasyon hissi sürekli vurgulanmaktadır. Bu durum, 'çöl' veya 'sahra çölü' gibi benzetmelerle özetlenmiştir.

Kampüs içi ulaşımla ilgili detaylı yorumlar mevcut değildir. Ancak bir yorumcu, 'kampüs içi yolda yönlendirici tabelalar yetersiz' diyerek kampüs içindeki navigasyon ve yönlendirme eksikliğine dikkat çekmiştir. Bu durum, özellikle geniş bir alana yayılan kampüste yeni gelenler için bir zorluk teşkil edebilir.

Yorumlar arasında üniversite kampüsü içinde yaşanan spesifik siyasi olaylara, öğrenci grupları arasındaki gerilimlere veya siyasi baskıya dair doğrudan bir ifade bulunmamaktadır. Ancak, 2014 tarihli bir yorumda 'zaten direnişi seven bir bölgede olan bu üniversite' ifadesi, üniversitenin bulunduğu coğrafyanın sosyo-politik dinamiklerine dolaylı bir atıf yapmaktadır.

Üniversitedeki sosyal yaşam ve etkinlikler konusunda genel bir memnuniyetsizlik hakimdir. Yorumcular, kampüste sosyal aktivitelerin 'kesinlikle yok' olduğunu ve 'yapabileceginiz hiçbir aktivite bulunmamaktadir' diyerek bu eksikliği vurgulamaktadır. Kampüsün şehir merkezine uzaklığı, bu sosyal izolasyonu daha da pekiştirmektedir. Tek olumlu ifade, üniversitenin kuruluşunu anlatan tanıtıcı metinde geçen 'batman üniversitesi kültür sanat günleri ve uluslararası öğrenci festivali gibi çeşitli kültürel ve sosyal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor' cümlesidir; ancak bu ifadenin öğrencilerin gerçek deneyimleriyle ne kadar örtüştüğü şüphelidir.

Verilen metinlerde üniversitenin laboratuvarları, kütüphane kaynakları, internet erişimi veya dersliklerdeki teknolojik donanımı hakkında herhangi bir olumlu ya da olumsuz yoruma rastlanmamıştır.

Üniversiteye ulaşım, yorumlardaki en yaygın ve en şiddetli şikayet konusudur. Kampüsün şehir merkezine olan uzaklığı, öğrenciler için hem zaman hem de para kaybı olarak görülmektedir. 'Ulaşım sıkıntısı var', 'ortalama bir saat sürüyor' ve 'öğrenciler her gün nasıl gidip gelsin' gibi ifadeler sorunun kronikliğini göstermektedir. Doğrudan bir hattın olmaması ve yolculuğun uzun sürmesi, öğrenci memnuniyetini ciddi şekilde düşürmektedir. Bu durum sadece öğrenciler için değil, KPSS gibi sınavlar için şehre dışarıdan gelenler için de büyük bir zorluk olarak belirtilmiştir. Bir yorumcu, bu durumu 'maksat öğrenciler yol parası versin zamanını yolda geçirsin. fuzuli israf' diyerek eleştirmiştir.

Üniversitenin uluslararası imkanları ve yabancı öğrencilere yaklaşımı konusunda ciddi endişeler bulunmaktadır. On yıl öncesine ait bir yorumda, üniversitenin 'yabancı uyruklu öğrencilerin alay konusu olduğu' ve hatta fiziki saldırıya maruz kaldıkları iddia edilmektedir. Bu durum, uluslararası öğrenciler için güvenli ve hoşgörülü bir ortam sunulmadığını göstermektedir. Çok yakın tarihli bir skandal iddiası ise 'Erasmus için ayrılan kaynağı mobilya alarak kullanan üniversite' şeklinde olup, uluslararası değişim programlarına ayrılan bütçenin amacı dışında kullanıldığını öne sürmektedir. Bu iki durum, üniversitenin uluslararası vizyonu ve uygulamaları konusunda olumsuz bir tablo çizmektedir.

Kampüs içindeki yeme-içme hizmetleri, özellikle fiyatlar ve hijyen konusunda eleştiri almaktadır. Yakın tarihli bir yorumda 'kantinlerde fiyat denetimi yapılmalı' çağrısı yapılarak, 'küçük su 10 tl' örneği üzerinden öğrencilerin alım gücünü zorlayan fiyat politikasına dikkat çekilmiştir. Ayrıca, kantinlerin durumu 'çok kötü' olarak nitelendirilmiş ve 'hijyen temizlik ve fiyat denetimi yapılması gerekiyor' denilerek ciddi bir denetim eksikliği olduğu ima edilmiştir. Sınav için kampüse giden bir kişinin 'icmek icin su bulamadik' ifadesi de temel ihtiyaçlara erişimdeki sıkıntıyı göstermektedir.

Üniversitenin barınma imkanları hakkında yapılan yorumlar oldukça olumsuzdur. Özellikle on yıl öncesine ait bir yorumda 'kız yurtları rezil olan üniversite' denilerek yurtlardaki koşulların kötülüğüne dikkat çekilmiştir. Aynı yorumda, yabancı uyruklu öğrencilerin odalarının basılarak eşyalarının çalınmaya çalışılması gibi çok ciddi bir güvenlik ve yaşam kalitesi sorunundan bahsedilmiştir. Daha yakın tarihli bir yorumda ise 'mecbur değilseniz gelmeyin bu yurda' uyarısı yapılarak olumsuz koşulların devam ettiği ima edilmektedir.

Batman Üniversitesi'nin imajı, esprili ve satirik yorumlarla ciddi kurumsal eleştirilerin iç içe geçtiği karmaşık bir yapı sergilemektedir. Üniversitenin adı, 'Batman' karakteri nedeniyle hem yurt içinde hem de yurt dışında sürekli bir espri malzemesidir. 'Hangi okulu bitirdin? batman university. enfes' gibi yorumlar bu durumun pozitif bir yanı olabileceğini gösterirken, 'Joker', 'Robin', 'Krypton' gibi karakterlere yapılan göndermeler, üniversitenin online kimliğinin bir parçası haline gelmiştir. Ancak bu mizahi perdenin arkasında, nepotizm ve mali usulsüzlük skandalları, eğitim kalitesine yönelik sert eleştiriler ve 'Türkiye'nin en kötü üniversitesi' gibi tanımlamalarla zedelenmiş bir kurumsal imaj yatmaktadır. Kuruluş yıllarındaki 'bölgeye yatırım' algısı, zamanla yerini 'kadersiz üniversite' algısına bırakmıştır.

Yorumlarda idari personele yönelik doğrudan bir değerlendirme bulunmamakla birlikte, rektörlük makamına yönelik eleştiriler idari yapının geneli hakkında olumsuz bir izlenim bırakmaktadır. Rektörlerin nepotizmle suçlanması, üniversite yönetiminde liyakat ve şeffaflık sorunları olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, kampüsteki güvenlik, temizlik, bakım gibi hizmetlerdeki aksaklıklar da dolaylı olarak ilgili idari birimlerin yetersizliği olarak yorumlanabilir.

Üniversitenin mezunlarına sağladığı iş ve kariyer olanakları hakkında yorumlarda doğrudan bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, 'üniversiteli işsiz kalmayacak' vaadinin eleştirildiği bir yorum, üniversite eğitiminin istihdama katkısının sorgulandığını göstermektedir. 'Mezun olanların waynecorp'da iş garantisi var mı' şeklindeki satirik soru da, üniversitenin kariyer olanakları konusunda somut bir vaadi veya başarısı olmadığına dair bir gönderme olarak okunabilir.

Batman şehrindeki sosyal ve kültürel yaşamın öğrenciler için yetersiz olduğu algısı yorumlarda öne çıkmaktadır. Bir yorumcu, 'şehir merkezi olarak da yapabileceginiz hiçbir aktivite bulunmamaktadir' diyerek şehirdeki imkanların kısıtlılığına dikkat çekmiştir. Bu durum, kampüsün izole konumuyla birleştiğinde, öğrencilerin üniversite hayatını sadece kampüs ve yurt arasında geçirmesine neden olmaktadır. Şehrin potansiyeli olmasına rağmen, öğrenci odaklı bir sosyal çevre sunamadığı anlaşılmaktadır.