BANDIRMA ONYEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

Üniversitede adalet ve eşitlik algısı oldukça zayıftır. Yorumlarda, özellikle akademik kadro içinde 'torpil' iddiaları, bazı hocaların öğrencilere karşı 'yanlı' davrandığı ve senato kararlarının öğrenci aleyhine olduğu gibi ciddi eleştiriler yer almaktadır. Lisansüstü başvuru sürecinde yaşanan plansızlık ve son anda yapılan iptaller, öğrencilerin hayat planlarının hiçe sayıldığı şeklinde yorumlanmıştır. Bu durum, kurumun adalet ve planlama konularında güven vermediği algısını güçlendirmektedir.

Akademik kadro ve eğitim kalitesi, üniversite hakkındaki en çelişkili ve kutuplaşmış yorumların yapıldığı alandır. Bir yanda, öğrencilere çok şey katan, alanında yetkin, 'üst düzey' ve özverili profesörlerin varlığından övgüyle bahsedilirken, diğer yanda 'bu nasıl hoca olmuş' dedirten, liyakatsiz ve 'torpilli' olduğu iddia edilen akademisyenlerin varlığı sert bir dille eleştirilmektedir. Özellikle İİBF hocalarının kalitesi sıkça vurgulanıyor. Genel kanı, eğitimin kalitesinin büyük ölçüde şansa ve dersi veren hocaya bağlı olduğu, ortalama bir seviyede seyrettiği ancak istikrarlı bir standart sunmadığı yönündedir. Bazı eski tarihli yorumlarda asistanların değil profesörlerin derse girmesi bir avantaj olarak görülürken, daha güncel yorumlarda akademik kadro içindeki nitelik farkı ve bazı hocaların taraflı davrandığı iddiaları öne çıkmaktadır.

Verilen metinlerde bu konu hakkında herhangi bir yoruma rastlanmamıştır.

Derslerle ilgili yorumlar genellikle olumsuz bir çerçeve çizmektedir. Özellikle ders materyallerine erişim konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığı, bazı hocaların PDF gibi temel kaynakları bile paylaşmaktan imtina ettiği belirtilmektedir. Bu durum, öğrencilerin işini zorlaştıran bir tutum olarak görülmektedir. Buna karşın, derslere düzenli katılım ve not tutma gibi temel çalışma yöntemleriyle başarılı olunabileceğini belirten daha eski tarihli olumlu yorumlar da mevcuttur.

Üniversitenin güvenliği hakkında çelişkili yorumlar bulunmaktadır. Bir yorumda güvenlik görevlilerinin 'kaba' olduğu ve HES kodu gibi kontrolleri keyfi uyguladıkları belirtilirken, yıllar önce görev yapmış bir güvenlik görevlisi ise olumlu anılarından bahsetmektedir. Bu durum, güvenlik personelinin tutumunun kişiden kişiye değişebileceğini düşündürmektedir.

Kampüs yapısı, üniversitenin en çok eleştirilen yönlerinden biridir. Yorumların büyük çoğunluğu, kampüsün yıllardır bir 'şantiye sahası' olduğu, sürekli inşaatların devam ettiği ve bu durumun gerçek bir üniversite deneyimi yaşatmadığı yönündedir. Sosyal alanların, özellikle de kantinin yetersizliği, fakültelerin iç içe olması ve kampüsün genel olarak 'lise binası gibi' küçük olması sıkça tekrarlanan şikayetlerdir. Buna karşın, son yıllarda yapılan yeni kütüphane binası gibi bazı eklentiler öğrenciler tarafından beğenilmiştir. Ancak genel algı, kampüsün fiziki olarak yetersiz ve sosyal açıdan zayıf olduğu yönündedir.

Kampüs içi ulaşım, özellikle otopark konusunda sorunlu olarak değerlendirilmektedir. Öğrenci otoparkının merkezi dersliklere uzak olması ve ring seferlerinin yetersizliği, özellikle kış aylarında öğrenciler için bir zorluk olarak görülmektedir. Otoparka girişin hafta sonları bile yasak olması ve otopark alanının bir kısmının ticari bir standa ayrılması da eleştirilen diğer noktalardır.

Üniversitenin siyasi atmosferi, özellikle belirli bir ideolojik duruşun baskın olduğuna yönelik eleştirilerle dikkat çekmektedir. Yorumlarda, okul yönetiminin sürekli olarak Filistin ile ilgili etkinlikler düzenlediği, boykotlar ve konferanslar yaptığı, hatta bu durumun Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı gibi ulusal öneme sahip günleri bile gölgede bıraktığı iddia edilmektedir. Bu tür etkinliklerin diğer sosyal ve kültürel faaliyetleri engellemek için bir 'bahane' olarak kullanıldığı ve okulun bir 'tarikat üniversitesi' gibi davrandığı yönünde ciddi eleştiriler mevcuttur.

Üniversitedeki sosyal yaşam, en çok fikir ayrılığına neden olan konulardan biridir. Bir grup öğrenci, kampüste sosyal hayatın 'sıfır' olduğunu, '100 kişilik kantin' ve boş koridorlardan başka bir şey olmadığını, hayallerindeki kampüs ortamını bulamadıklarını sert bir dille ifade etmektedir. Okul yönetiminin siyasi bahanelerle konser gibi etkinlikleri yasakladığı da iddia edilmektedir. Diğer bir grup ise aktif öğrenci topluluklarının varlığından, gece geç saatlere kadar canlı olan şehir merkezinden ve özellikle yaz aylarında Erdek'e gidip denize girme imkanından övgüyle bahsetmektedir. Bu çelişki, sosyal hayatın kampüs dışında ve kişisel çabayla kurulduğunu, okulun bu konuda bir altyapı sunmadığını düşündürmektedir.

Üniversitenin teknolojik altyapısı, özellikle ders kayıt sistemi üzerinden eleştirilmektedir. Mevcut sistemin 'berbat' olduğu, düzenli çalışmadığı ve duyuruların geç yapılması nedeniyle öğrencileri mağdur ettiği belirtilmektedir. Bu durum, okulun dijital altyapısının yetersiz ve öğrenci dostu olmadığı algısını yaratmaktadır.

Üniversiteye ulaşım konusu karışık görüşler içermektedir. Okulun şehre yakın olması bir avantaj olarak görülse de, kampüsün devlet hastanesi ve özel liselerle aynı bölgede yer alması nedeniyle sabah ve akşam saatlerinde yoğun trafik ve otobüs kuyrukları yaşandığı belirtilmektedir. Şehir içi ulaşım genel olarak idare eder bulunurken, ilçeler arası ulaşımın çok pahalı olduğu yönünde eleştiriler mevcuttur. Genel kanı, ulaşımın büyük bir sorun teşkil etmediği ancak yoğunluk ve fiyat gibi dezavantajları olduğu yönündedir.

Üniversite, yabancı öğrencilere yönelik tutumuyla olumlu yorumlar almaktadır. Yabancı öğrenciler, personelin ve özellikle yabancı öğrenci ofisinin kendilerine karşı 'saygılı' ve 'harika' bir muamele gösterdiğini belirtmektedir. Bu durum, üniversitenin uluslararası öğrenciler için misafirperver bir ortama sahip olduğunu göstermektedir. Ancak, yerli öğrenciler için yabancı dil eğitimi veya fırsatları hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır; bir öğrencinin sistemsel bir sorun nedeniyle İngilizce hazırlık sınavını kaçırdığını belirtmesi bu alandaki tek olumsuz yorumdur.

Yemekhane hizmetleri, fiyatının uygunluğuyla öne çıkarken kalitesiyle ciddi şekilde eleştirilmektedir. Yorumlarda yemeklerin lezzetsiz olduğu, hatta içinden saç, pişmiş sinek ve kurt gibi yabancı maddelerin çıktığına dair şok edici iddialar yer almaktadır. Fiyatın 3.50 TL gibi uygun bir seviyede olması takdir edilse de, hijyen ve kalite sorunları nedeniyle birçok öğrencinin yemekhaneyi kullanmaktan çekindiği anlaşılmaktadır. Yemeklerin kalitesi genel olarak 10 üzerinden 4 gibi düşük bir puanla değerlendirilmiştir.

Barınma, öğrenciler için üniversitenin en kritik ve sorunlu alanı olarak tanımlanmaktadır. KYK yurtlarının sayısının yetersiz olduğu, özellikle bir erkek yurdunun okula çok uzak konumlandığı belirtilmektedir. Özel yurtlardan genel olarak şikayet edilmesi ve ev kiralarının pahalılığı, barınma sorununu daha da derinleştirmektedir. Yeni gelen öğrencilere 'bir an önce barınma konusunu çözmeleri' tavsiye edilmekte, bu konunun aciliyeti ve önemi vurgulanmaktadır.

Üniversitenin imajı, özellikle 'her ile bir üniversite' politikası kapsamında kurulmuş, nitelikten çok niceliğe önem veren bir kurum olduğu yönündeki eleştirilerle şekillenmektedir. Yorumlarda sıkça 'üniversitemsi', 'üniversitecik' gibi küçümseyici ifadeler kullanılmakta ve okulun, Balıkesir'in Bandırma'ya bir 'sus payı' olarak verdiği bir oluşum olduğu iddia edilmektedir. ODTÜ tarafından yapılan akademik performans sıralamasında devlet üniversiteleri arasında son sırada yer alması da bu olumsuz imajı pekiştiren bir veri olarak sunulmuştur. Öğrencilere 'bir sene daha hazırlanmaları' veya 'açık öğretim okumaları' gibi tavsiyelerde bulunulması, üniversitenin genel itibarına yönelik ciddi bir güvensizliği yansıtmaktadır.

İdari personel, özellikle de öğrenci işleri birimi, öğrencilerin en çok şikayet ettiği konuların başında gelmektedir. Yorumlarda, öğrenci işlerine ve hocalara ulaşmanın 'mümkün olmadığı', personelin ilgisiz ve verimsiz çalıştığı sıkça dile getirilmektedir. Bu durum, bazı öğrencileri 'okulu bile bırakmayı düşündüm' noktasına getirmiştir. Nadiren de olsa güler yüzlü ve samimi personele denk gelindiği belirtilse de, genel algı idari birimlerin öğrenci dostu olmadığı ve işleri zorlaştırdığı yönündedir.

Üniversitenin iş ve kariyer olanaklarına etkisi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bir yandan, Bandırma'daki kafe, liman ve sanayi sektörleri sayesinde öğrenciler için okurken çalışılabilecek part-time iş imkanlarının 'gayet yeterli' olduğu belirtilmektedir. Diğer yandan ise, üniversite diplomasının kariyer değerliliği sorgulanmakta, 'derece yapmış İTÜ mezununun bile iş bulamadığı' bir ortamda bu tür üniversitelerde zaman harcamanın mantığı eleştirilmektedir. Genel olarak, şehirdeki anlık iş fırsatları olumlu bulunurken, üniversite eğitiminin uzun vadeli kariyer getirisi konusunda şüpheler bulunmaktadır.

Bandırma'daki yaşam, öğrenciler için hem avantajlar hem de dezavantajlar barındıran kendine özgü bir deneyim sunmaktadır. Şehrin en belirgin özelliği, hafife alınmaması gereken ve 'insanı savurabilen' şiddetli rüzgarıdır. Ayrıca, jet üssü nedeniyle gün içinde sıkça duyulan jet sesleri de alışılması zaman alan bir durumdur. Ekonomik olarak Bandırma, 'İstanbul kadar olmasa da pahalı bir yer' olarak tanımlanmakta, tek bir AVM'nin artık yetersiz kaldığı belirtilmektedir. Buna karşın, kafe, liman ve sanayi sektörleri sayesinde öğrenciler için part-time iş imkanlarının yeterli olduğu vurgulanmaktadır. Erdek'e yakınlığı yaz ayları için büyük bir avantajken, bazı öğrenciler şehir halkını 'soğuk' ve şehri 'insanlığın öldüğü bir yer' olarak nitelendirerek olumsuz bir deneyim aktarmaktadır.